29 Kasım 2010 Pazartesi

7

Karanlıktı her taraf ve artık o güven verici el saçlarında değildi Zehra’nın. Ne güven verici el, ne sevimli gülümseyiş, ne de o sıcak ses tonu. Beyaz duvarlar ve Zehra tekrar yalnız kalmıştı. Artık, bütün bu olayları yaşatan tanıdık ‘Zehra’ sesi de kaybolmuştu.
Gözlerini açtığında karanlığı gören Zehra korkmak istemedi bu sefer ve tekrar sıkıca kapattı gözlerini. Ellerini birbirine kenetledi; kendini kendi bedeniyle korumaya çalışan Zehra, korkularının önüne titreyen bedenini bir kalkan gibi serdi. Ve karanlık gecenin içinde titreyen beden bir süre sonra uykunun kollarında titremeyi bıraktı.
Zehra bütün gece o sıcak eli saçlarında hissederek güvenle uyudu. Sabah kahvaltıyı getirirken mırıldanan tiz bir kadın sesiyle uyandı Zehra. Ama o her zamanki gibi getirilen kahvaltıya dokunmadı. Korkmadan ama çokta isteksiz bir biçimde soğuk uçlu iğneyi bekledi. Bu sabah soğuk uçlu iğnesi ve mide bulandırıcı gülümsemesiyle hemşire gecikmişti. Bu Zehra’nın hoşuna gitmiyordu. Çünkü o anı beklemek yaşamak kadar canını sıkıyordu. Ama beklenmedik bir şey oldu ve bu soğuk uçlu iğne güven veren adamın elinde geldi Zehra’nın odasına. Bu da Zehra’nın aylar sonra ilk defa gülümsemesini sağladı. İki gündür ilkleri yaşıyordu Zehra.
Düşündü; tanıdık ses ya onu tekrar hayata döndürmüştü ya da bu tanıdık ses Zehra’nın bir dostu bu beyaz duvarların arasına davet etmesine neden olmuştu. Korktuğu, duymak istemediği bu sese ne olursa olsun minnet duymaya başlamıştı Zehra. Teşekkür etti yine aylar sonra bir ilk yaparak birine(bu sese)!
Bu dost soğuk uçlu iğneyi hiçte soğuk olmayan elleriyle batırdı Zehra’nın bedenine. Ne irkildi, ne acı çekti, ne de yaşamaktan sıkıldı bu anı Zehra. Ve yine aynı ses; ilk defa soruyormuş ve cevabını çok önemsiyormuş gibi bir tonda Zehra’ya yöneldi.
—İyi misin?
Cevap vermedi Zehra; ama bu sefer soruyu anlayamadığı ya da soruyu o tanıdık ses böldüğü için değil. Çünkü cevabını bilmiyordu sorunun. İyi miydi, hayır. Kötü müydü, hayır. Ne kadar hissetmeye başlasa da korku, güven ve sıcak elle soğuk uçlu iğneden başka bir şey hissetmiyordu Zehra. Ne iyi olduğunu, ne mutlu olduğunu ne de mutsuz ve kötü olduğunu…
Beyaz önlüklü dostu bu sefer sorusunun cevabı olmadığını anlamış gibi başını eğdi. Aylardır duyduğu en güven dolu, sıcak ve neşeli sesle
—İyi olacaksın. Dedi.
İyi olacağız…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder