25 Kasım 2010 Perşembe

4

Uzaklardan bir ses duydu günlerden sonra, uzaklardan bir fısıltı. Korkusu daha da arttı. Dediğimiz gibi artık sesleri unutmuştu. Bu yüzden başta anlayamadı fısıltıyı. İrkildi. Korkusunun üstüne gitmeye karar verdi ve anlamaya çalıştı. Gittikçe yaklaşan fısıltı Zehra diyordu. Bu ismi bir yerden hatırlıyordu.
Buraya geldiği ilk gün düşünmeyi bırakan Zehra tekrar düşünmeye başladı. Adının söylendiğini anlamıştı. Şimdi sesi tanıması lazımdı. Titremeye başladı. Bu ürküten sei duymak istemediği belliydi. Kulaklarını tıkadı ve unuttuğu o sesiyle 'anne' diye söylenmeye başladı. Evet, bu fısıltının sahibi annesiydi.
Daha da korkmaya başladı Zehra. Bu soğuk ve kasvetli odada günlerdir yalnız yaşadığına emindi. Hem biri gelmiş olsa bile bunun annesi olması imkansızdı. Çünkü o çoktan gzölerini kapatmıştı. O çoktan Zehra'ya son konuşmasını yapmış ve elveda demişti ve çoktan girmişti o sevimsiz tahtanın içine. O zaman demişti 'elveda' Zehra annesine.
Annesi Zehra'yı çoktan terk etmişti. Ama bu ses o elveda diyen sesti. O sevimsiz tahtaya kapatılan sesti. Zehra annesinin gidişi kadar bu sesten de emindi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder