2 Aralık 2010 Perşembe

9

Haluk görmeyeli Hande çok değişmişti. Eski uysal , cana yakın Hande gitmiş arada abisini bile çileden çıkartan bir Hande gelmişti. Haluk Hande'nin bu durumu için oldukça endişeliydi. Hande'yle geçirdiği bir hafta sonunda onun yardıma ihtiyacı olduğuna kanaat getirdi. Yardım etmek isterdi ama onun da kendine bakmak gibi bir sorumluluğu vardı. Ve Haluk'a göre her şeyden önce kendisine bakmalı, acılara bulaşmamalıydı. Bunun için Zehra'dan kaçmamış mıydı? Gerekirse Hande'den de kaçardı.
Ama bu karar için erken olduğunu düşündü. Sonuçta Zehra'dan kaçarken yaşamını alt üst etmiş ve beş parasız kalmıştı. Bu nedenle kardeşine muhtaçtı. Tabii ki Haluk durumu böyle değerlendirmiyordu. O kendini muhtaç olarak değil, kardeşini yardıma zorunlu olarak görüyordu. Ama bu durum onun; kardeşinin kaprislerine, çekilmez hallerine katlanmasına engel olmuyordu. Bu da hiç istemese bile Haluk'u sıkıyordu. Sıkıntılarını unutmak için her zaman yaptığını yapıyor, içiyordu! Biten her şişe, her seferinde kahkahaları getiriyor; Haluk'un kahkahaları yükseldikçe çekilmez Hande yerini eski Hande'ye bırakıyordu.

1 yorum: